Tarihçe

Hilvan, mevcut yerleşke üzerinde değerlendirildiğinde, tarihi M.Ö. 4.000 yıllarına ait Tunç çağına uzanan höyük üzerinde yatay olarak gelişmiş bir yerleşkededir. Halk arasında “Pala Gır” olarak bilinen ana yerleşkede çıkan ve tahıl işlemek âmâcıya kullanılan bazalttan yapılmış dibekten dolayı “Karacurun” (Cırne Reş) adını almıştır. Uzun süre Karacurun adıyla anılan Hilvan, daha önce bölgenin en eski nahiyesi olan Hoşin’e uzun süre bağlı kalmıştır. 30.05.1926 yılında 877 Sayılı Kanunla; bağışlamak ve affetmek anlamına gelen Hilvan adıyla Urfa’ya bağlı ilçe olmuştur.

 Düz bir ova şeklinde verimli arazilere sahip olan Hilvan’ın 5’i merkez olmak üzere toplam 70 mahallesi bulunmaktadır. 

Tarihi ve Kültürel Değerleri

Nevala Çori

GAP Projesi ile baraj sularının altında kalan Hilvan’ın Kantara (Angaç) Bölgesindeki Nevala Çore yerleşkesi M.Ö. 8500- 8000 tarihlerine uzanmaktadır.  1983 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Heidelberg Üniversitesi’nden Prof. H.Hauptmann danışmanlığında başlamış olan kazı çalışmalarında elde edilen bulgularda, Nevala Çore’nin dinsel bir merkez olduğu kabul edilmiştir. İlk Tunç, Kalkolitik ve Akeramik Neolitik dönemlere ait tabakalara rastlanılan Nevala Çore’de yapılan kazılarda dünyanın ilk heykeli olarak kabul edilen kireçten yapılmış insan kafası figürüyle birlikte, doğum sahnesi betimlemeleri de yer almaktadır. . Yine aynı alanda yapılan incelemeler sonucunda elde edilen bulgularda, çanak çömleklerin üretildiği atölyeler, pazar yerlerinin varlığı, ilk yemek ve mutfak kültürünün buradan dünyaya yayıldığı kabul edilmektedir.

Göbekli Tepe’ye giden tarih yolculuğunun başlangıç noktası olarak kabul edilen Nevala Çore, kazı alanından alınan orijinal yapı taşları ve şekliyle Şanlıurfa Kent Müzesi’nde sergilenmektedir. Atatürk Barajı suları altında kalan dünyanın ilk şehirleşme yapı örneğinin su turizmine kazandırılması için Hilvan Belediyesi tarafından başlatılan çalışmalar devam etmektedir.